12 Mart 2010

Başparmak

Tutmak, kavramaktır başparmak; insan başparmağıyla anlayabilir yalnızca bu sebepten. Diğer parmaklar (ki bunların en güçlüsü işaret parmağıdır) onun yönetimindedir. Adından (işlevinden) anlaşılacağı üzere baştadır, üstündür, zaten medeniyet de başparmak üstüne kuruludur.

Kimi zaman ideolojilerin, kimi zaman ölümün ya da yaşamak affının, kimi zamansa basitçe söylenebilecek bir "tamam" (hiçlik tamdır sadece) simgesi olmuştur lâkin başparmak salt bunlar değildir. O kendi içine kapanmış, bir çok yöne sırtını dönmüştür kimse fark etmeden. Dediğimiz gibi işlevleri yöneten, o firarî, hep işaret parmağını koymuştur gözler önüne. Açıkçası derinden, dipten yaşamayı sevmiş, işlevini de öyle yerine getirmiştir. Bunu bilinçli yapmıştır zîra bir dîvan aşığıdır başparmak, rinddir. Bu sebeple "dönülmez akşamın ufku"na en yakın ve en uzak odur. Sevgilinin eline en çok sardıran kendini başparmaktır fakat o eli diğer parmaklar kadar doyumsayamaz, bu onun gururuna dokunduramayacağı bir durumdur, üstünlüğü yüzünden acı çekmektedir.

Aile reisi görevini sırtlamış olacağındandır ki hep katı davranır, kalın kemiklidir. Yumruğun üstüne uzanıp diğerlerini de buna zorlar. Böyle zamanlarda ve her zaman el ayasına yaslanır (el ayası anaçtır), sahip olabildiği tek eşidir el ayası.

En aşık olduğu zamansa eli doyasıya açtığı zamandır; kemikleri belirginleşmiştir ve sanki çıplaklığa, kabına sığmamaya çağırıyordur kâinatı. İç tarafındaki kıvrım da (işaret parmağına ulaştığı tek ve gizli yoludur) öpüşmeyi doyasıya arzulayan bir ağız, bir kaydırak oluverir. Habersizdir ki el ayası yine onu desteklemiş, onu biraz daha uzun göstermek için altına bir tabure koyuvermiştir.

Ne kadar hâşin görünse de uysaldır, hiçbir yere batmaz, kendi halinde yaşar.

1 yorum:

  1. Başparmak, başparmak olalı kendisine bu kadar anlam yüklenmemiştir herhalde, gerçi Haşim'in de "Başparmak" adlı bir yazısının olduğunu biliyoruz ancak bu kadar da değil.
    Bu ilginç yazıda, bana anlaşılır gelmeyen bir bölüm üzerinde durmak istiyorum. Rind olarak görülen başparmak "Dönülmez akşamın ufku" na en yakın ve en uzak olan olarak nitelendiriliyor. Rindlerin akşamı şiirine atıfta bulunan bu bölümde rint olan başparmak dönülmez akşamın ufkuna neden en uzak olsun? Değil mi ki şiirde "Dönülmez akşamın ufkundayız vakit çok geç" denilmekte.

    YanıtlaSil