12 Nisan 2010

10.15

Eski duvar saati durmuş yine...Tepesindeki guguk kuşu fırlamış ve yerinde yeller esiyor.Yaylar sallanıyor saatten aşağı ve yalnızlık sesiz adımlarla volta atıyor odanın içerisinde.Pencereden sızan bir parça ışık billur billur yayılıyor sessizliğin ortasında.Duvar saatinin sarkacı suskun ve zaman durgun... Kol saati 10.15'i gösteriyor.Yıpranmış kayışında mavi bir leke.Bozuk duvar saati de doğruyu gösteriyor üstelik:10.15. Basitçe biçimlendirilmiş bir döşek ve üzerinde tüyden hafif bir örtü.Kullanılmaktan yıpranmış ve rengi atmış örtünün,tıpkı dünya gibi değersizleşiyor o da günden güne.Odanın tavanında örümcek ağları,tabanında da yılların lif lif ayırdığı acılar ,kavgalar ve ne kadar küçülürse küçülsün yok olmayan karanlıklar.Yan odadan yayılan acı bir çığlık...Zavallı bir bebek daha gözlerini açıyor bu kirlenmiş dünyaya.Daha doğar doğmaz ağlatıyorlar onu gözünün içine baka baka.Kulağımda bir adamın karısına ettiği küfürler ve kadının hıçkırıkları...Saat 10.15 hâlâ.Yukarıdan gelen müzik sesleri ve pencereye çarpıp yayılan dolu taneleri...Karşıda saat kulesi...Etrafında boz,halkalı güvercinler.Küçük çocuklar simit atma telaşı içerisinde ve zaman her şeye inat kaygısızca ilerlemekte.Akreple yelkovanın ilerleyişine seyirci kalıyoruz her gün,her saat.Anı dolu dolu yaşamaktansa başkalarının bizi sokmak istedikleri kalıplara girerek can bulmaya çalışıyoruz.Bu yüzden giderken "Elveda!"demekten bile utanıyoruz .Her şeyi içimize atıyoruz ve işte bir gün aynen böyle patlıyoruz.Saat 10.15...Karşı kaldırımda bir kadın ,elinde küçük çantası ve cebinde yok hiç parası.Yanından iyi giyimli bir adam geçiyor,elinde evrak çantası ve cebi dolu yatim parası.Elinde eski bir köstekli,dolanıyor heybetli heybetli.Saati altın kaplamalı ve ince işlemeli;ama saat aynı:10.15.Sahil kenarındaki bankta bir kız oturuyor .Şemsiyesini açmış doludan korunmak için,boyuna bir şeyler yazıyor önündeki kağıda.Cep telefonuna bakıyor saati merak edince,ne akrep umrunda,ne de yelkovan.Boyuna yazıyor ve gözlemliyor.Telefonuna bakmaya karar veriyor.Cevaplanmamış ve asla cevaplanamayacak üç beş çağrı ve eş dosttan ya da gereksiz bir firmadan kısa mesaj.Önemsiz,boyuna yazıyor o;saat 10.15.Falcı kadın kandırabileği birkaç müşterinin yolunu gözlemekte,para kokusunu özlemekte,dünya her zamanki gibi dönmekte;saat aynı. Çocuk bilgisayarın büyüsüne kaptırmış gözlerini,fıldır fıldır bakıp peltek peltek konuşmakta.Zamandandan kendini soyutlamış,geçen günlere tasalanmamakta.Arada bir gözü kaymakta ekrandaki saate:10.15.Onun gözünde zaman da hayat gibi mekanik,sıkıcı ve tekdüze. Alarmı çalmakta dijital saatin.Küçük kadın küçük gözlerini açmakta şaşkınca.Üzerinde tekdüze bir hırka ve göz altları geceden kalma.Her şey aynı bu diyarda. Kadın ağlamakta ve hıçkırıklarında boğulmakta.Beyaz bir mendil bırakıp geride köprüye yanaşmakta.Aklında dilenmemiş özürler ve kalbinde satırlara dökülememiş kelimelerle zorunlu bir vedaya hazırlanıyor.Saat 10.15,herkes ayrı âlemde,herkes kendi derdinde ve dünya dönmüyor artık zihnimde.

1 yorum:

  1. Farklı kişiler ve mekanları birbirine başarılı biçimde bağlayan bir unsur var bu yazıda: 10.15
    Zaman kavramı üzerine yapılan yaklaşım ve buradan hareketle yapılan gözlemler bence ilgi çekici. Bu zaman unsuru üzerinden daha geniş gözlemler ve daha kapsamlı bir yazı da mümkün gibi görünüyor.
    Ne içindeyim zamanın
    Ne de büsbütün dışında;
    Yekpare geniş bir anın
    Parçalanmış akışında
    diyen zaman şairi ve yazarı Ahmet Hamdi geldi aklıma. Bilmiyorum Melis keşfetmiş miydi Tanpınar'ı ama eğer henüz keşfetmediyse bu büyük adam onun ilgisini illa ki çekecektir diye düşünüyorum.
    Yazıya dönecek olursak, birtakım yazım hatalarının düzeltilmeyi beklediğini söyleyebilirim. Örneğin yazının başındaki ses(s)iz adımlar. Ve noktalama işaretleriyle sözcükler arasındaki boşlukların doğru kullanılmaması da yazıyı okurken bizi zor durumda bırakıyor. Örneğin: "esiyor.Yaylar"
    Bir de "zamandandan" derken Melis'in "zamandan da" demek istediğini düşünüyorum. Bu hatalar düzeltiğinde daha bütünlüklü bir yazıyla başbaşa kalacağımızı düşünüyorum.

    YanıtlaSil