21 Nisan 2010

Güvensiz

Silah sesleri , kafamın üzerinde uçuşan mermiler ve yerde kana sıvanmış boş kovanlar...Bedenim sağlam , ruhum savunmasız.Bu savaşta ben malubum ; ama kim galip?Bilinmez.Cevaplar düşürdüğüm uçağın kara kutusunda saklı.
Yuvarlanan askerler ve yere boylu boyunca uzanmış yorgun bedenim.Kalbimde de bir kan gölü,ki asıl o götürecek beni ölüme.Kırık kalbimi onarmak için kaç değersiz kelam sarf edilecek acaba bu defa?Asıl savaşı içimde yaşıyor ve kendime yeniliyorum aslında.
Satırlara dökülüyor çaresiz ağıtlarım ve boğazımda düğümleniyor tüm kargışlarım.Köstekli saatime işlenmiş yıllar önce aile armam;ama gideceğim yer yaman.Yerden kaldırmak için beni,uzanıyor bir düşman askerinin eli.Tutmuyorum , kalkmıyorum , basmıyorum ayaklarımın üzerine.Ya o da bıçaklarsa sırtımdan beni diğerleri gibi?Susuyorum , zaman ilerliyor ve zihnimdeki savaş sürüyor;ama ben susuyorum.Kimse anlamıyor beni ve kaybediyorum değer verdiklerimi.Gözümden bir damla yaş süzülüyor takvimde koparılan bir yaprak gibi benden koparılan her dosttan sonra.Bir takvimim ben , yaprakları acılarla yoğrulmuş saman kağıdından.Asılı olduğum paslı çivi duvarı çatlatmış ,ha düştü ha düşecek o da.
Beni bu durumdan kurtaracak tek şey o yabancının elleri , korkuyorum , ya on da aldatırsa beni?Susuyorum, içimdeki savaş devam ediyor , hem de giderek hızlanarak.Asker başımda bekliyor hâlâ.Yüzünü inceliyorum.Kapkara gözleri ve dağınık saçlarıyla bana aşina geliyor.Yabancı bir er değil üstelik , benimle aynı üniformayı taşıyor ve aynı amaç uğruna çarpışıyor.Önceden belirsiz olan yüzü giderek netleşiyor:Bu benim.Kendime yardım edebilecek tek insan da kendine güvenmeyen insan da benim.Güvenemiyorum artık kimseye , kendime bile.Kaybettikçe insanlar güvenimi , ben de kaybediyorum kendimi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder