KARAR
Rüyalarımızda ne kadar masummuşuz. Dürüstken bile en masummuşuz. Ne kadar da değişmişiz. Uzaklaşmışız anılarımızın küçük ama bir o kadar da gürültülü kahkahalarından. -Sıkıldın sen de de mi? Hayattan, bu günlerinden…
-Yoo, hayır. Ben böyle mutluyum.
-Nasıl böyle mutlu olabiliyorsun ki?
-Bakmıyorum, görmüyorum, ilgilenmiyor, umursamıyorum.
-Yani sen aslında zaten yaşamıyorsun.
Yaşayanların ölmek istediği, yaşadığını zannedenlerin devam etmek istediği bir hayat… Tarafımı seçemediğim bir ikilem… Deliriyorum galiba. Kendimle kavga ediyorum. Tanrım, neye dönüştüm ben? Masumiyetimi sattım. İsteyerek ve bilerek… Sen bana n’aptın?
-Ben bu hayatta en çok sana değer verdim. Rüyalarımızda hep seni gördüm.
-Hayır, sen değer verdin, ben değil. Ben onu sevdim.
-Hayır, sen yoksun ki. Sen, benimsin.
-Değil, sen kendi kararlarını veremeyecek kadar acizsin. Senin bana ihtiyacın var. Sen, hiçbir şeysin. Kendinde övülecek, sevilecek bir şey aradın ve beni buldun. O kadar çok övdün ki beni, ben gerçek oldum. Ben karar veriyorum artık, ben istiyorum. Ben oluyorum artık, yeni kral benim (Kralım çok yaşa!)
İşte biz dünyayı böyle sevdik. Böyle seçtik tarafımızı. Neresi saçma değil ki burada mantık arıyorsun? Biz böyle karar verdik dünyada kalmaya, yolculuğu ertelemeye.