18 Mayıs 2010

TEVFİK FİKRET VE GALATASARAY

TEVFİK FİKRET VE GALATASARAY
Tevfik Fikret'in okuduğu dönemde (1878-1888) Mekteb-i Sultani dönemin en önemli eğitim ve öğretim kurumlarından biridir. Osmanlı İmparatorluğu'nun bu dönemde içinde bulunduğu durum göz önüne alınırsa, burada eğitim son derece çağdaştır. Onun okuduğu yıllarda Abdurrahman Şeref, Hacı Zihni Efendi, Muallim Feyzi, Recaizade Ekrem ve Muallim Naci gibi tanınmış isimler, öğretmen olarak görev yapmaktadır.
Tevfik Fikret en çok kitabet ve yazı derslerinde başarılıdır. Edebiyat (özellikle şiir) ve resimle ilgilenmeye de burada başlar.
O yıllarda edebiyat dünyasına iki farklı akım hakimdir: Bunlardan biri, Muallim Naci ve Muallim Feyzi gibi öğretmenlerin öncülük ettiği klasizm, diğeri ise Recaizade Ekrem'in yeni şiir anlayışıdır. Klasizm, divan şiirini canlandırmaya yönelik bir istektir. Yani ölçü aruz ölçüsünün yıkılmaz kalıpları, kafiye yazıdaki harf uyumu ve konular aşk, şarap vb'dir. Nitekim Tevfik Fikret'in ilk şiirleri de etkilendiği ilk hocası Muallim Feyzi'ninkiler gibi divan şiirleridir. Bu ilk şiirleri, yine Muallim Feyzi sayesinde, Galatasaray'ın dördüncü sınıfındayken, Tercüman-ı Hakikat'te yayımlanır.
Fakat şair, kendi deyimiyle 1886'dan itibaren Muallim Naci ve Muallim Feyzi etkisinden uzaklaşır. Recaizade Ekrem'in sanat anlayışınıa yakınlık duymaya başlar. Onun şiirlerine (o dönemde epey moda olan) nazireler* yazar. Ekrem'in anlayışına göre "Sanat sanat içindir.". Bu sebeple "Güzel olan her şey şiirdir.". Bu iki düşünce, Ekrem'in şiirlerinde süslü anlatımlara, ağır bir dile başvurmasına ve konularını genişletmesine sebep olmuştur. Bu iki akım, yani klasizm ve yeni edebiyat, büyük bir tartışma yaratmaktadır. Bu tartışmaların odak noktasında bulunan Recaizade Ekrem, yeni edebiyatı savunan yazarları Servet-i Fünun dergisinde toplayacak, Fikret de bunlardan biri olacaktır. Bu bakımdan Recaizade, Edebiyat-ı Cedide (Servet-i Fünun Edebiyatı)'nin kurucusu sayılabilir. Tevfik Fikret de hocası Recaizade Ekrem gibi kafiyenin göz değil, kulak için olduğunu savunur. Şüphesiz Tevfik Fikret'in Ekrem'den bu denli etkilenmesinin sebebi, Ekrem'in yenilikçi ve bilgin kişiliğidir.
Bu dönemde tam bir arayış içinde olan Tevfik Fikret, ilk kitabı Rubab-ı Şikeste'ye mektepteyken yazdığı şiirlerin hiçbirini koymamıştır.



*nazire: Bir şairin şiirine başka bir şair tarafından aynı şekil, vezin, kafiye ve redifle yazılan şiir.

2 yorum:

  1. Yazıda eski-yeni çatışması üzerinde durulması güzel ancak ben Tevfik Fikret'e biraz daha vurgu yapılması gerektiğini düşünüyorum. Örneğin okuldaki Fikret'e geçiş açısından okul öncesine dair kısa bir bilgi, bahsedilen okuldayken Tevfik Fikret'in şiir arayışı üzerine biraz daha somut vurgu, belki o dönemde yaşadığı bir iki ilginç olay veya okuldayken şiir yayınlayıp yayınlamadığı gibi noktalara değinilmesi gerekir diye düşünüyorum.
    Ayrıca TDK'nın sitesinde yazıda bahsedilen akım "klasisizm" olarak geçiyor.

    YanıtlaSil
  2. okuldayken şiirlerinin yayımlandığını yazdım aslında. bahsedilen okul derken neyi kast ettiniz?

    YanıtlaSil